16 Ekim 2010 Cumartesi

DUR !

Vardığım
Kapısına dayandığım evin
Dışarda kalmış gözleri
Dev gibi irilenmiş
Saltanatımın sürmediği yerde
Sorgular

‘Pardon siz kimdiniz
Kimlerdendiniz’li cümlelerin
-Önünden geçmez- benliğimi
Bir bir kuşatmada
Ait olmadığım hüzünler

Kime bu diyet!

Ben bir öldüm
Lakin
 Kimseyi öldürmedim
Acımdan!

Çaresizce savrulduğum
Bir acı ilaçtır
Yokluk
Sağaltımını içinde barındıran…

Ben bir öldüm
Lakin
Kimseyi öldürmedim
Kahrımdan!

11 Ekim 2010 Pazartesi

büyü

Zaman soyundu
Bir bir düğmelerini  açtı kavruluşların
Tenimden ‘öl’ çıktı;
Ruhum yoruldu bu illeti taşımaktan.

Uzaklarda bir kuyuya aşkı gömdüm
En genç senesiydi ömrümün
Bir diriye sahip çıkamadı kuyu
Öl-dür-düm

İşte etrafımda kol geziyor
Sihirli koku…

Koparttığım düğmelerini
Diksin şimdi hayat!
Bir yok oluşa acımadan,
Geçsin zaman.
Aşkla dirilsin mezarlarından Pollyannalar
Kokun yayılsın…

7 Ekim 2010 Perşembe

sükut

Şimdi bir gemi gelir
Çarpıp oturur ruhumun
Tam ortasına;
Acıtır.
Şimdi bir hüzün, 
gelir bulur düşümü
Hüznümün şen dilli yolcusu
Olup karışırım yalnızlığa.
İçimden,bir ölüm,hasretin geçer
Sararır inancım
Sözünün ayazında.
Bir buluta doğar sabahlarım
Kararırım hayata.
Gidersen
Bir göğe açarım gözlerimi;
Kalabalığım da sensin,
Yalnızlığım da.

6 Ekim 2010 Çarşamba

çekmecelerdedüşlerinkokusu

Bir düş görümü kadar uzak ellerin
Dokunup hasretime
Sahte sabahlar oluşturuyorum
Gözlerinden
Oda sessiz…
‘O da sessiz’ diyor içimden biri
‘O da sessiz
Ve
En az senin kadar
Kimsesiz
Göğe dokunuşları..’
Çekiştiriyorum göğü bana
Yağmur bulutlarının hiçbiri gelmiyor
Düşüyor karanlığım sere serpe
Yalnızlığıma..

hiç


Verilecek bir cevabım var;
Beynimi kemirecek tüm sorularında
Yalnızlığımın..
Hükmü verilmiş ayrılıkların ötesine
Gidemez yürek
Bir acı;
Acı olarak kalır
Tüm yalnız ruhların kitabında
Geri dönüşümsüz çöp kutularına atılır hisler.


Uzaklara giderken, ruhun durduğu yerden
Kuru bir yaprak batar içine
Yüreğin, hüzün kanar dokunduğun yerinden
Yalnızlığın ruhunu bağlar;
Hüzünlerin ardında
Vakitsiz düşler
Bir bir sıralanır:
‘’Beni de terk et’’…


Tarifi olmayan derdin
Çözümünü bulamazsın
 İçindeki onmazlarla nereye gitsen
Hiçbir kapı senin olmamıştır
Ve aşk
En basit bilmece kalır
Ruhunun yarasının ne olduğunu bilmezsen…


Cennete düşsen
Düşün eğreti kalır…
Hiç…

düş-ün

Ruhumun karmaşası
Özüne hasret;
Yarınlarında belki iyi olacağının umudu.
Bir geçmiş
Bir yalnızlık trajedyası
Sahnede sergilenen bu talihsiz oyun
Kimin?
Sensizlik duvarlarını
Aştı bu cinnet
Bu yok oluş
Bu yadsıma geçmişi
Tanrıdan gelen zulüm.
Bir göğe bakmak
Bir kente gelmek gibi
Tüm içtenliğini almış
Gizli saklı yaşanmışlardan ibaret midir
Ölüm!
Görmedim ben
Gömüldüğümü.
Lakin
Yaprakları üzerimde,
Yaşayan cesetlerin…

Ya sonrası?
Aydınlık mı olacak?

boşver


Ruhundaki labirentleri kimse çözemez
Anlayamaz seni
Kimsesiz oluşların sahibi
Kördüğüm koridorlar


Düştün mü
Kalkarsın
Biri tutar elinden
Yakalarsın belki hayatın ritmini
Bıraktıgın yerinden


Ama kanar
Kapanır dediğin yaralar
Gün gelir
-en olunmaz yerlerde-
Poşetteki anılarınla
Geri dönersin tutsaklığa
Ağlarsın
Ölürsün belki
Ruhunda binlerce bıçakla…
Güneşin parlaklıgına küfreder
Papatyanın sarısından kacarsın da
Peşini bırakmaz aydınlık günlerin karanlık fotografları
Gözünü açıp bakamazsın
Ruhunun ıssızlığında
Gömülürsün

…De;

BOŞVER

Davran
Düştün mü
Kalkarsın
Biri tutar elinden
Yakalarsın belki hayatın ritmini
Bıraktıgın yerinden

5 Ekim 2010 Salı

gitme

Gücendim
Ektiğin tohuma kapayınca gözlerimi
Hiçbir bahçede çiçek açamadı umut.
Yenildim.
Söylerken acı ezgilerle türkülerimi
‘’Yoklugunun cehennemin öbür adıdır’ dediğini unutmaz dedim Ahmet Arif.

Ben unuttum mu ‘’Her yanım aşk olsun’’ dediğimi!*



*''Sevgilim
Bize bir şiir yaz
Kara kaplanan bedenim
Kızıla çalsın bir gece düşünde
Sevda yüklü kaplarından içir
Tüketsin bedenim yalnızlığını
Bir gökkuşagı özlemiyle
Bütün renklerim
Sana katılsın
Bana bir şiir yaz
İliştir belleğime
Tüm ezberlerim sana çalışsın
Yıllar yılı sürmüş
Bu yalnızlık denizinde
Bir yılanı sarma boynuma
Ben senin üstüne
Kaparım tüm defterlerimi
Sen benim üstüme aç dizelerini
Bize bir şiir yaz
Her yanım
AŞK
OLSUN!''


Uyudum sonra
Sen de beraber
Ölüler ortak düşlerimize.
Ya yoksan
Ya olmadıysan
Ya aynı göğe doğamazsak bu sabah..

Ya düşlerim ölüyse!

Bildim
Ne yana dönsem tırnaklarını geçiren etime;
Yalnızlığımdır.
Kokusundan tanıdım…

Kendimden korkuyorum,gecelerimde
Beni bana bırakıp
Gitme!

afedersiniz

Mutluluğumun içinde yer açmak için kötü anılarıma
Bugünümü elimin tersiyle ittim..
DÜŞtü
Ve kırıldı DÜŞlerim..
Gözlerimin buğusunda
‘Ne olur inansanız içtenliğime’
Dedim..
Kendimi suçlamalar
Sizi affetmeler arasında
Gidip geldi DÜŞünüşlerim
Siz hep galiptiniz
Ve işte bu da
Sevgi gülüşlerim..
Beni bilirsiniz
DÜŞtüm
Ve
Kalktım..
Afedersiniz..

ruhumadokunuyorumellerimle

Sığınıp kendimden uzak sokaklara
Basıp gittiğim yerlerde bıraktım nefretini
Gözlerinin izinden giderken, üşüyüp soğuğunda
Sarıldım mutsuzluğuma
Ve gördüm gözlerini
Buz tutmuş bir gölün, en kırılganında…
Acılar  büyüttüm akisinde
Sana engelli,bana yenik umutlar
Binlerce,binlerce düş gördüm gözlerinde; buz tutmuş donukluklar
Kimsenin görmediği anda kapattım gözlerimi sevdaya
Görmedim seni..
Ve
Kimse…
Şimdi ben
Mevsimi gelmeden yapraklarını döken bir ağaca dönsem de
Sensizlik sevgisizlikten zor değil
Ve zor değil
İçimde hiçbir umuda gebe olmayan parçalanışlardan…
Ruhum zehirli yılan
Ben
Ruhuma dokunuyorum ellerimle
Kim bilir
Kaç kez ölüp kaç kez dirileceğim
Zamandan öte ümitsizlik…

Çocukluğum

Gördüğüm düşlerin içinde en güzeli
Çocuk olmak;
Vermek sırtını rüzgara
ve yokmuş gibi dünyada başka hiçbirşey
koşmak arkadaşımla karşıdaki kavağa kadar
Dikenli tellerin ardındaki cennet günlere dönmek
ve kalmak bir çocukluk daha..
Çocuklugum
 ilk defa alınan bisikletim gibi karşımda..

Büyüdüm -düşlerim de beraber-
Hiç yitirmedim içimdeki o saf sevgiyi
‘Beni sevmeyen olmaz ki’ diye düşünürdüm hep
bir seni yenemedim;
inadım bogazıma takılı
düşlerimi cebime koydum
misketlerimle beraber..

aklıma geldiğin an
cebimden misketlerimi çıkarıp
düşlere dalıyorum
onlar da kayboldu birer birer..


Kalan

Bir masal gibi yaşarken aşkımı bu ormanda
Karanlıkta kayboldu güneş çoktan
Sana çıkan yollar uzak..
Ben ormana tutsak
Sen masalın son sayfasında..

Bilir misin ne çok severim seni
Sen balkonundan sayarken gökteki yıldızları
Ben şiir yazarım
Ormana tutsak
Üzerimizde aynı gökyüzü..

Sen buradan giderken
Üzerinde mavi gömleğin vardı
Sen yıldızlara bakarken
Ben şiir yazarken
Aklımda bu kaldı..

3 Ekim 2010 Pazar

Ayraç

Eski bir kitap arasında yaşlanan
Eski bir kitap ayracıydı
Kitabın içinden çıkaramadan gözlerini
Büyüdü;
Hayatı anladığını sandı,
Bir sayfası değişmeden kitabın.

Hiçbir şey öğrenemeden bir yaş daha yaşlandım
Büyüdüm
Gözlerim hala aynı satırı okusa da
Hayatı anladığımı sandım
Oysa hep
Eski bir kitaba saplı
Eski bir ayraçtım.